19 Nisan 2020 - Pazar

Hangi Haberlere inanalım (#evdekal -1-)

Yazar - Abdussamet Öztan
Okuma Süresi: 7 dk.
1202 okunma
Abdussamet Öztan

Abdussamet Öztan

-
Google News

                Merhabalar değerli dostlar. Bu haftaki yazımı yazarken, inanın dört defa başlık değiştirdim. Neden mi? O kadar çok söylemek istediğim şey var ki, konuyu toparlayamadım bi türlü. Yazarken inanın konunun biri bitiyor diğeri başlıyor. Artık karar verdim: Ülke olarak içinde bulunduğumuz şu süreç içerisinde, bu konuyla alakalı hem genel olarak akıllardaki soru işaretleriyle alakalı, hem yapılan bilgilendirmelerin hangisi doğru bunu tespit edebilmenize yarayacak kısa bilgilendirmelerle alakalı, hem de en önemlisi bu süreçte size moral olabilecek türden bazı tespitlerimi aktarmak niyetiyle; bu süreç içerisinde seriler halinde devam etmeyi planlıyorum yazılarıma inşâallah. Serinin adı “#evdekal serisi”. Evinizde, internette okuyabileceğiniz türden yazılar olsun inşâallah. Konulardan bazıları: “Dünyanın sonu mu geldi?” “Covid-19 kıyamet alameti mi?” “3ncü dünya savaşında mıyız?” “Haberlerden hangisi doğru?” “Psikolojimizi nasıl rahat tutabiliriz?” gibi ve daha fazlasına yazılarımda tek tek yer verip sizlerle dertleşmeye çalışacağım inşâallah, bir nebze olsun rahatlayabilmeniz açısından. Ve işte serinin ilk yazısı: “Virüs haberlerinden hangisi doğru? Hangi habere inanalım?”

                Gelir miydi gelmez miydi derken, geçtiğimiz günlerde Sağlık Bakanımızın açıkladığı resmi verilere göre, bu virüsün pozitif tespit edildiği vak’anın görülmediği yer neredeyse yok gibi. Karşılaştırma yapılmasını uygun bulanlar da var, bulmayanlar da.. Ama ülke genelinde gerçekleşen ölüm istatistiklerini inceleyenlerin aktardıklarına göre,  bir hastalık ya da musibet sonucu gerçekleşen ölüm sayılarıyla covid-19 virüsü sebebiyle gerçekleşen ölüm sayılarını metamatiksel olarak kıyaslayanlar da var. Ortaya çıkan tablo ise gerçekten ilginç: Başka bir virüs, trafik kazaları, kalp krizleri vb sebeplerle ölümlere oranla koronavirüs sebebiyle ölenlerin sayısının bunlara göre düşük olduğu değerlendirmesini yapanları görmüştüm. Doğruluğu araştırılır. Ama benim asıl dikkat çekmek istediğim nokta şurası: Şu anda kimsenin inkar edemeyeceği bir büyük gerçeklik var ki; dünya genelinde bir büyük savaş içerisindeyiz! Birilerinin arasındaki savaşın bir biyolojik silahı mıdır ya da nereden türediği gerçekten bilinmeyen ve topyekün insanlık olarak ona karşı savaştığımız bir tür hastalık mıdır bu virüs bilmiyorum. Ama, sanki 3’ncü dünya savaşı çıkmış gibi bir hal var ortalıkta. Haksız mıyım? Yani bu virüs Afrika’da çıksaydı ve sadece oranın insanlarını etkileseydi, şu anki Afrika’nın hal-i hazırdaki durumuna yıllardır seyirci kalan dünya; belki bunu da umursamayacaktı! Çoğumuzun haberi bile olmayacaktı, çoğu zaman bize servis edilmediği gibi(!) Ama bu virüs sadece açları, fakirleri değil de; zengini, fakiri, devlet başkanı, futbolcusu, sanatçısı ayırt etmeden herkesi, topyekün tüm dünyayı hiç referanssız direkt etkisi altına aldığı için; tabi herkesin gündeminde.

İlk başlarda ben de takip ediyordum gündemi. Ee sonuçta, seni beni değil hepimizi ilgilendiren çok önemli bir mesele değil mi? Tabi insanlar merak ediyor, bir şeyleri öğrenmek istiyor ve öğrendiklerini de katıksız doğru sanıp hemen durumlara, story’lere ve gruplara koyuyorlar. Ve kendilerine gelen şu mesajlar da onlayı bu haberleri paylaşmaya ve gerilimi tırmandırmaya yetiyor da artıyor: “Kesin bilgi yayalım! Bakanlıktan tanıdığım söyledi! Hastaneden arkadaşım çekmiş bu videoyu!” gibi başlıkta olan içerikler. Çoğu da yaygara ve asılsız bunların! Tabi insan elinde telefon, kumanda ve sürekli gelişmeleri takip edip durunca da paranoyak hale geliyor: “Sanki bu virüs sebebiyle ölecekmiş gibi hissediyor!” Yani sanki tek ölüme vesile olan hastalık buymuş gibi vesveselere kapılıyor, psikolojik travmalar yaşıyor ama farkında değil! Fakat, nasıl ki “fena şeyler meşgul olmak, gerçekten fena tesir ettiği” bir gerçektir. Bu hususta size önerim, ben de aynını yapıyorum: Devletimizin de ifade ettiği gibi “doğrulanmamış ve kesinliği yetkili merciler tarafından teyit edilmemiş bilgilere ASLA itibar etmeyiniz!” Bu bilgilere de zaten yetkili mercilerin sosyal medyadaki doğrulanmış mavi tikli olan hesaplarından erişebilirsiniz. Mesela Twitter mı kullanıyorsunuz? Cumhurbaşkanımızın ve Sağlık Bakanımızın resmi twitter hesabını takip edip bildirimleri açın yeterli! Sabahtan akşama kadar elinizde telefonla, whatsapp gruplarıyla, sosyal medyayla boğuşmanıza gerek yok! Zaten onlar ülke genelindeki son durumu ve yapılacakları aktaracak ilk yetkili ağızlar! Bu konunun siyasetle falan alakası yok: “Biri senin bakanın, biri de devlet başkanın!”

Hani çoğu yaygara bilgiler dolaşıyor dedim ya başta. Belki kendisine şu ses kaydı ulaşanlar olmuştur: Daha vak’aların çıktığı ilk günlerde, ‘bakanlıkta çalışan yakınlarından aldıkları bilgiye göre, yakın zaman içerisinde marketlerde en çok su ve kuru bakliyat sıkıntısı çekileceği, o yüzden bir an evvel marketlere koşup gıda stoğu yapmak gerekliliği şeklinde bir ses kaydı’ dönüyordu ortalıkta. Tabi ateş olmayan yerden duman çıkmayacağını bildiğim ve bu gibi mesajları kimlerin ne için gönderdiğini az çok tahmin ettiğim için itibar etmedim! Çünkü nedense birileri hala (bilerek veya bilmeyerek)(!), bir vesile olsa da kaos ortamı oluştursak, şu devleti bi düşürsek derdinde maalesef! Gerçekten tek derdi bu olmuş! Peki şimdi soruyorum; o mesajın üzerinden neredeyse 15 gün geçti. Hani, nerede su ve gıda sıkıntımız var şu an? Elhamdülillah ki yok; maddi sıkıntıları da hep beraber inşâallah devletimizle beraber millet olup el ele verdik ve #bizbizeyeteriz diyerek aşmaya başladık bile elhamdülillah! Dahalarını da aşarız Allah’ın izniyle! Demem o ki, yaygaralara kulak tıkamak; televizyon, telefon yerine; hep bahanelerle vakit ayıramadığımız çocuklarımızın gözlerinin içine bakma vakti belki de şimdilerde!..

Elbet bitecek bu günler! Hani öğle namazının kılınma zamanı, vaktinin çıkmasına kadar sürer ya. Öyle de, bu tür musibetler de bir tür dua ve ibadet vaktidir ki; aczimizi, zayıflığımızı anlayıp vakti bitince zaten musibet, bela da elbet çekip gidecek Allah’ın izniyle. Yani bizi, “kendimize getirdiğinde!” Rabbim daha beterlerinden ülkemizi ve ümmet-i Muhammedi(asm) hıfz-u emânında eylesin inşâallah.

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Tüm Yazıları