29 Ekim 2017 - Pazar
Güneş'in Faturasını Ödediniz mi?
Yazar - Abdussamet Öztan
Okuma Süresi: 6 dk.
2278 okunma
Abdussamet Öztan
-
Bir konu hakkında imtihana tabi tutulacak olsanız, size yöneltilecek soruların çoktan seçmeli olarak şıklı olmasını mı yoksa klasik, yazılı olmasını mı seçerdiniz? Yani öyle bir seçim hakkınıda olsa, ne yapardınız? Herhalde çoğunuz, ben de dahil olmak üzere test olanı tercih ederdik. Niye mi? Çünkü adı üzerinde ‘test’ bu, yani çoktan seçmeli şıkları var: A-B-C-D-E gibi; ve eğer ki doğru cevaı tam olarak kestiremiyorsan veya kesinlikle yanlış olanları biliyorsan, şıklardan giderek en azından doğru cevaba ulaşabilme imkan ve ihtimalin söz konusu oluyor çünkü.
‘Bu dünya misafirhanesine gelen her bir yolcu, yani bizler; gözümüzü açıp baktıkça görüyoruz ki, pek acib ve garip bir aleme getirilmişiz!’ Öyle ki, daha anne karnında iken başlayan hayat yolculuğumuz, annemizden doğar doğmaz kopardığımız bir feryatla başladığı o andan itibaren, hayatımızın son dakikasına, son nefesimize kadar aslında mucizelerle dolu bir hayat yaşıyoruz! Dünyaya gelişimiz bir mucize gibi, inanılmaz bir şekilde! Kur’an’da da geçtiği gibi alâkasız bir şekilde ‘alaka’dan mudga’ya, yani bir çiğnem et haline ve o halde iken de o et kemiğe, kemikler iliklere, damarlara bürünüyor; türlü azâ cihazât ve hisler giydiriliyor insana ve bu vaziyette dünyaya gönderiliyor! Gelmekle kalmıyor, daha gelir gelmez yine Kur’an’da geçtiği gibi safi, temiz, leziz ve kan ve fışkı damarları arasından bembeyaz bir ab-ı hayat ile, süt ile besleniyor nâzeninâne! Yani hayata gelişi gibi, hayatını idâme ve devam ettirişi de aynı şekilde mucizevi diyebiliriz, inanılmaz ve şaşırtıcı!
Mesela; özellikle iyiden iyiye içine girdiğimiz şu kış günlerinde insanın en çok ihtiyacı olan vitaminlerin başında gelen C vitamini, en zengin olarak nere bulunuyor biliyor musunuz? Dünyanın en zengin insanlarında değil tabi ki de :) Kivi, greyfurt, mandalina, portakal gibi mevsim meyvelerinde bolca bulunur. Peki, bahsi geçenlerden sadece bir portakalın; tam mevsiminde bize ulaşması için ne lazımmış biliyor musunuz? Dünyanın güneş etrafında dönüş hareketini tamamlaması lazım ki, mevsimler oluşsun. Bu dönüşünü yaparken, dünyanın kendi etrafında da dönmesi lazım ki hem gece-gündüz hem de olgunlaşma dediğimiz olay, tam o portakalın olması gerektiği şekilde gerçekleşsin. Dünya ile güneşin arasındaki uzaklaşıp yakınlaşma olayı dahi öyle bir denge içerisinde gerçekleşmeli ki ne portakalı ne bizi dondursun, ne de yakıp kavursun. Mangalcılar bilir, mangalda bile etin bi tarafını fazla tutarsan ya yanar, ya bi tarafı az pişer. Arada bi çevirmen, döndürmen gerekir. Değil mi? :)
Hal böyle iken; kozmoğrafya biliminin dediğine göre küre-i arzdan(yeryüzünden) bir milyon defadan ziyade büyük ve bir milyon seneden ziyade yaşayan, bir lamba ve soba olan güneşimizin bir günlük faturası ne kadar biliyor musunuz? Bakın Bediüzzaman Hz. bize bunu, bilimin daha inkişaf etmediği 1930’lu yıllarda bakın güneşin faturasını bize nasıl hesaplamış: “Dünyanın denizleri kadar gazyağı, dağları kadar kömür veya bin dünya büyüklüğünde odun yığınları lazımdır ki o güneş sönmesin!” Bir günlük ısı ve ışığını kesmesin. Onu ve onun gibi ulvi milyarlarca yıldızları gazyağsız, odunsuz söndürmeden ve muallakta durduran, birbirine çarptırmadan, beraber ve çabuk gezdiren kim olabilir ki kardeşim? Doğru cevabı nasıl bulabiliriz?
Böyle bir soru karşısında, sanırım yine yazımın başında belirttiğim teknikle şıklardan gitmek en mantıklısı olacaktır. En azından sağlamasını yapabilme imkanımız olacak, değil mi? Ya diyeceksin ki; A) Esbâb-ı alem o portakalı icad ediyor, yani onun oluşmasında etken olan sebepler, maddeler ve elementler neyse onlardır. B) Veyahut kendi kendine ve tesadüfen teşekkül ediyor, oluyor bitiyor. C) Tabiat dediğimiz, ateş su toprak hava onların icadında rol oynuyor, matbaa gibi yani. Veyahut D) Bir Kadir-i Zülcelâl’in kudretiyle icad edilir. Madem, aklen bu dört yoldan başka yol yoktur. Evvelki üç şıkkın eğer muhal, imkansız olduğu kesin isbat edilebilirse; D şıkkı olan Lâ ilâhe illallah, yani bir Allah’ın kudretiyle icad edilebilirliğinde, bir şüphemiz kalır mı? Tabi ki kalmaz..
Öyleyse sen de kafanı kullan ve sana bu kadar nimetleri hiç yoktan vakti vaktine, basit ve şuursuz sebepler perdesiyle gönderen Rabb-ı Rahîm’ine, faturayı(şükrünü) ona secde ederek öde kardeşim.
Yorumlar (0)
Tüm Yazıları