28 Mayıs 2017 - Pazar

BUNU YAPARSAN ORUCUN BOZULMAZ

Yazar - Abdussamet Öztan
Okuma Süresi: 6 dk.
2431 okunma
Abdussamet Öztan

Abdussamet Öztan

-
Google News

    Ramazan ayının gelmesiyle beraber, Google arama trendlerine ve TV programlarına baktığınız zaman göreceksiniz ki bu ayda, orucu nelerin bozup bozmayacağıyla alakalı enteresan sorular yığınla aratılmaya başlıyor. Kimileri işin muzipliğinde olsa da, çoğunlukla gerçekten merak edilen konuları oluşturuyor bu sorular. Peki insanlar, neden orucunun ve özellikle de bozulmamasının telaşı içindeler? Çünkü orucun bozulması halinde duruma göre bazen kefaret bazen de günü gününe kaza gerektiren bir durum ortaya çıkabiliyor. Yani işin ucunda 61 gün kefaret var, az değil hani :) Peki şimdiye kadar hep merak etmişizdir ki, orucu neler bozar? Peki orucu ne bozmaz, hiç düşündük mü? Araştırdık mı, sorduk soruşturduk mu? Bunu bizler, bu Ramazan’da sizler için araştırdık, derledik ve hazırladık. 
    Bunlardan bir tanesi Kur’ân-ı Kerim okumak, mukabelelerine katılmak. Ramazan ayında bunları yapmak, gerçekten orucu bozmaz! Kur’an okumasını bilmiyorsak, okumasını öğrenmek de yine orucu bozmayan haller arasında ! Okumasını bilmeyenlere, bilip de unutmuş olanlara öğretmek de hâkeza öyle! İlim öğrenmek, orucu bozmaz! Tebessüm etmek, ki en kolay sadakalardan birisidir ve bu da orucu bozmaz! Fitre, zekat, sadaka vermek; infak etmek orucu bozmaz! Bir yetimi sevindirmek, orucu bozmaz! Küs olduklarımızla barışmak, orucu bozmaz! Bu örneklerin sayısını daha da arttırmak mümkün ve uygulaması da çok basit aslında!
    Peki, insan eti yemek orucu bozar mı? Hele ki bir Mü’min kardeşinin eti ise, ve çiğ çiğ dişleniyorsa.. Bozar mı orucu, ne dersiniz? Diyeceksiniz ki ne alaka, bi şey yiyorsan tabi ki bozulur. Peki gıybet etmenin orucu bozup bozmayacağı hiç aklınıza gelmiş miydi? Yok canım öyle şey mi olur, sonuçta midemize bi şey girmiyor diye içinizden bir ses geliyor olabilir. Ama şunu belirtelim ki; içinizden gelen sese her zaman kulak vermeyin, niye mi? Çünkü şeytan hiç ama hiç boş durmuyor, size bir şeyleri sürekli fısıldayıp duracak. Onun işi o :) Gıybet çok tatlı gelir insana, hele ki garaz ve kin beslediğin birisi hakkında ise, ooohh tadına doyulmaz(!) Peki kullanma kılavuzumuz Kur’ân’da şöyle bir ifade yer aldığını söylesem size: “Sizden biriniz, ölmüş bir kardeşinin etini çiğ çiğ yemekten hoşlanır mı?” (Hucurat-12) olarak ifade ediliyor. Yani bir nevi et yemek demek olan gıybet etmek, hem de “kardeş olduğun bir Mü’minin etini çiğ çiğ dişlemek” demek! O halde gıybet etmek orucu bozar gibi bir şey sanki? Değil mi sence de?
    Bu işin sencesi bencesi, sankisi falan olmaz! Gerçek şu ki gıybet elbette ki orucu bozmaz fıkhen, çünkü mideye direkt olarak giren bi şey söz konusu değil. Ama gıybet ederek de orucumuzu sakatlamamak gerek. Zira orucun ekmeli, en güzeli ise: Mide gibi bütün duyguları; gözü, kulağı, kalbi, hayali, fikri gibi cihazat-ı insaniyeye dahi bir nevi oruç tutturmaktır diye ifade eder Bediüzzaman. Nasıl olacak peki o? Mesela; dilini yalandan, gıybetten ve galiz tabirlerden ayırmakla ona oruç tutturmak, Kur’ân zikir tesbih ve salavât ile meşgul etmek.. Gözünü harama bakmaktan men ederek ona oruç tutturmak.. Kulağını fena şeyleri, gıybet ve dedikoduları dinlemekten men edip Kur’ânı, tefsirini ve hak sözleri dinlemek.. Bu şekilde, mide ile beraber sair beden cihazatımıza da bir nevi oruç tutturmaktır ve en kaliteli, en baba oruç bu oruçtur! Sizce de öyle değil mi? Yoksa, sadece mideyi aç bırakıp yukarıdaki saydıklarımızın tam zıttını yapmak, bize aç kalmaktan başka ne kazandırır ki? 
    Allah’ın ne bizim orucumuza ne de midemizin açlığına ihtiyacı yok, bunu unutmamak gerek.. Bizim ihtiyacımız var oruca.. Yukarıda aktarmaya çalıştıklarımız çerçevesinde düşünecek olursak; toplum hayatımızı da, nefsî terbiyemizi de ancak biz oruç ile yapabilir ve sırat-ı müstakim olarak bizden istenen düzen içerisine ancak oruçla koyabiliriz. Haydin bakalım şimdi orucu tutmaya ve oruçla Kur’ân’a tutunmaya!.. Biz orucu yukarıdaki gibi tutalım ki, oruç da bizi tutsun muhafaza etsin inşâallah.
    Son olarak şunu da ifade edeyim ki: On bir ayın sultanı, gönlüne taht kursun istiyorsan; kendin o sultanı iyi ağırlaman lazım! Bu güzide misafiri senden hoşnut et ki, yarın sen de bu dünya misafirhanesindeki misafirliğini tamamlayığ huzur-u İlâhi’ye vardığında senin lehinde şahitlik etsin ve seni Reyyan Kapısından Cennet’in içine alsın bu orucun inşâallah!

 

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Tüm Yazıları