Kaderimde varsa, benim suçum ne
Abdussamet Öztan
-Yaşayacağımız hayat, başımıza gelecekler.. Her ne var ne yoksa, hepsi kaderimizde yazılı ise, o zaman işlediğimiz hata ve kusurlardan dolayı neden Cehennem ile cezalandırılıyoruz? Mesela o kadar günahlar, günaha vesile olan işler, şerler.. Bunların yaratılması ile kader bizim irademizi, elimizi kolumuzu bağlamıştır. Kaderimde varsa, benim suçum ne? diye merak edenler var. Yazımı dikkatlice okumanızı tavsiye ederim:
Öğrencilik hayatımızda çoğu kez yaşamışızdır. Hani bir sınav olur.. O sınava hazırlanırsın, geceni gündüzüne katarsın.. Sınırları o kadar zorlarsın ki, senden beklenenden de fazlası bir performans göstererek hazırlanırsun sınava. Neyse, sınav zamanı geliyor ve sınav kağıdını bi dolduruyorsun ki, mübarek sanki destan yazmışsın neredeyse.. :) Sınavdan sonra arkadaşlarla konuşurken soruyorlar: ‘Kaç bekliyorsun?’ O kadar iyi hazırlandığını düşünüyorsun ki, soruların tam da çalıştığın yerlerden çıkmış olduğunu ve soruların hepsini de doğru cevapladığını düşünerek: “100 bekliyorum kanka!” diyorsun. Ama sınav sonucu bi geliyor: Sıfır.. Hatta çift sıfır(00) :) Diyorsun herhalde bi yanlışlık olmuş olacak ki, hoca sıfırların başına 1 yazmayı unutmuş :) diyerek sonuca itiraz ediyorsun ve hocadan sınav kağıdını tekrar incelemesini istiyorsun. Hocayla beraber de inceliyorsunuz cevaplarını ki, o da nesi: Sonuç yine değişmiyor! Ve sonuçta o sınavdan çakıyorsun ve soranlara diyorsun ki: Vallahi hoca bıraktı ya! :) Sınavdan geçersem ‘ben geçtim’, kalırsam ‘hoca bıraktı’ ha? Buna kim inanır kardeşim sizce? Kadir İnanır bile inanmaz :) Çünkü sen, meğer sınavda sorumlu olduğun konudan tamamen farklı yerlere çalışmışsın veya o konunun anlatıldığı derslere girmemişsin ve haliyle de soruları yanlış olarak cevaplandırmışsın. Veya hiçbirinin doğru cevabını bilemediğin için, boş bırakmışsın cevap kağıdını. Hem de hepsini! Bu vaziyette suç kimde? Hoca mı bıraktı seni, yoksa sen kendi iraden ve ihtiyarınla yaptığın yanlış bir iş sonucu mu kaldın sınavdan? Mantıken düşününce cevap açık ve net! Gerçek şu ki, kendin kaşınmış oluyorsun bu halde :)
Sonra hoca sana diyor ki: “Senin belli idi kalacağın zaten, biliyordum bu sınavı geçemeyeceğini!” Bu durumda sen ‘hocam, kusura bakmayın ama madem benim kalacağımı biliyordunuz o halde benim sınavdan sıfır çekmeme sebep sizsiniz! Bana sıfır vermekten sizi men ederim’ deyip de suçu hocaya yıkabilir misin peki? Tabi ki yıkamazsın!
Aynen öyle de; kader, Bediüzzaman Hz.’nin izahatıyla şu şekilde okunup anlaşılması gerekir ki: Kader, ilm-i ilahinin bir nevidir. Kader, ilim nev’indendir. Kader bu noktadan Allah’ın ucu bucağı, sınırı çizgisi olmayan bir ilimdir ki, bizim belli bir sonu olan ilim ve bilişimizle onun ilim noktasında tartılıp bilinmesi imkan haricindedir. Yani nasıl olacak, öyle taalluk ediyor. Yoksa Allah bizim yapacağımızı bildiği için bir hazır senaryoyu oynamıyoruz! Her ne kadar şeytan suflör olup bize sürekli birşeyler fısıldasa da, film setinde yaşamıyoruz! Şeytanın ve nefsimizin bize fısıldadıkları kötü fiilleri işleyip işlememek, tamamen bizim elimizde! Kaldı ki, imanın altı şartından birisi olan kader dediğimiz rükün, bir tür sinema ya da tiyatro senaryosu değil! Yani yazılmış bir senaryoyu oynamıyoruz! İnsan kendi cüz-i ihtiyarı ve iradesiyle işlediği amellerinden tamamen sorumludur!
Cenab-ı Allah, biz insanlardaki o küçücük cüz-i iradeyi, kendi külli iradesine(yani bizim istediklerimizi, kendisinin külli iradesi emir ve kuvvetiyle yaratması için) bir şart-ı adi yapmıştır! der Bediüzzaman. Bir nevi aracın motoruna ilk hareketini veren marş gibi yani! Küçük bir iştir gerçi o anahtarı kontakta çevirmek. Ama o küçük fiil, marş motorunun hareket alarak büyük fiil olan arabanın motorunun çalışarak ilerleyebilmesinin küçük de olsa bir şartıdır. Yani manen der ki Rabbimiz: “Ey abdim! İhtiyarınla hangi yolu istersen, seni o yolda götürürüm. Öyle ise mesuliyet sana aittir.”
Öyle ise Cehenneme sebep olan asıl iş, Rabb’imizin sonsuz ilmi cihetinden bizim yapacağımızı bilmesinden dolayı işlememizden değil, kendi cüz-i irademizle işlediğimizden dolayı ceza-yı ameldir. Yoksa seyyiat ve günahları işleyip kaderin üstüne atmak, akıl ve mantık haricindedir. Yapılacak en akıllıca iş ise, ateşe dayanabileceğimiz kadar hata ve günah işlemektir.