29 Ağustos 2016 - Pazartesi

Dünyanın en kârlı işi

Yazar - Abdussamet Öztan
Okuma Süresi: 6 dk.
2478 okunma
Abdussamet Öztan

Abdussamet Öztan

-
Google News

     Günde en fazla kaç saat çalışabilirsiniz? Herhalde devlet işiyse bir sekiz saat, özel iş ise 12 saate kadar gideri var. Hele ki esnaf iseniz, artık geceler günlere dönüyor sizin için. Ama sonuçta hangi iş olursa olsun bir mola ve paydos saati vardır. Sonuçta insanız, makine değiliz. Bir teneffüse, bir araya mutlak surette ihtiyacımız var. Kaldı ki, bir fabrikada çalışan makinelerin bile çalışma sistemlerine göre belli zamanlarda revize dönemleri vardır. Yoksa bir gün gelir, çalışamaz ve artık üretemez olurlar.
    Peki sizce, günlüğü en az ne kadara çalışmayı kabul eder bir insan? Günlüğü 50 lira olan bir işe ne dersiniz? Hele sigortası, bir de servisi, yemeği varsa dünden razı olur bir çok insan. Üstelik patron yılda 2-3 maaş ikramiye de vereceğini söylüyorsa o iş başvurusuna kayıt yaptırmak için, günler öncesinden kuyruklar oluştururuz. Diyelim ki bu işe kabul edildiniz ve günlüğü 50 liradan çalışmaya başladınız. Aylık 1500 lira maaş.. Az  da değil hani..
    Hal böyleyken size bir iş teklifinde bulunsam… İş çok basit! Size günde birkaç kere telefon açacağım ve her neredeyseniz bulunduğunuz yerde toplamda en fazla 10-15 dakikanızı alacak bazı işler gördüreceğim. Bunun karşılığında da size vereceğim ücret ise, iş başı 50 lira! İşinizi hallettikten sonra da, çalıştığınız işinize geri dönebileceğiniz bir iş.. Askerlik, tecrübe vs. gibi şartları da aramayacağım. Günde 4-5 kere sizi çağıracağımı düşündüğünüzde, bir günde çıtır 250 lira! Vallahi süper! Offf, çok dehşet bi para! Değil mi? Sanırım böyle bir teklifi kim kime yaparsa yapsın, teklif alan herhalde şöyle demez: “Yok efendim olmaz! Benim gündeliğimden kesinti yapılabilir, ben bunu kabul etmeyeyim en iyisi.. Sonuçta iyi kötü bir işim var” demez kimse.. Sahi, böyle diyen çıkar mı acaba?
    Sıkı durun, şimdi size müthiş bir tekliften bahsedeceğim! Hemen Kur’ân’ı Kerim’i bağlıyorum size: “İman eden, güzel işler yapan, namazlarını dosdoğru kılan ve zekatlarını veren kimselerin Rab’leri katında mükafatları vardır.”(Bakara S.-277) Üstte yazdığım teklifi ve çalıştığınız işyerinin ücretini bine, yüzbine katlayacak bir teklif bu! Öyle ki Rabb’imiz bize, günün 5 vaktinde ve altı üstü günde bir saatimizi alan bir namazı teklif ediyor. Hepsi mi? Evet hepsi, “günde 5 vakit toplamda 1 saat!” Peki kârı ne bu işin? Eğer deyim yerindeyse Kainatın Sultanı olan patronun(Rabb’imizin) gözüne girersek ve bizden razı olursa ebedi saraylar, köşkler ve altlarından ırmaklar akan Cennetler!..
    Ama kardeşim, biz bu teklifi nedense hep reddediyoruz.. Neden mi? Bazen sınavlarımız olduğu, bazen uykumuzun ağır olduğu, bazen kendimizi hazır hmediğimiz veya patronumuzun izin vermediği gibi bahanelerle namazı angarya olarak görerek red cevabı veriyoruz. Ağzındaki dili ile değil belki ama, bu durumda olan bir kimse lisan-i hali ile şunu söylemiyor mu sizce de: “Senin Cennet’in(haşâ) ne işe yarar ki? Benim patronumun vereceği maaş daha önemli!” demiyor mu? 
    Unutmayalım ki “Şüphesiz (namaz), Allah’a gönülden bağlı olanlardan başkasına elbette ağır gelir.” (Bakara S.-45) Bizde de bir ağırlık varsa bu hususta; sanırım şimdi bugün, şu saat ve şu dakikada fabrika ayarlarımıza geri dönmenin tam zamanı.. Çünkü bağlantı zayıf Rabb’imizle.. Pil bitmek üzere uyarısı veriyoruz da haberimiz yok! Bu durumda daha fazla beklemeye gerek yok, en yakın şarj ünitesi yere sereceğimiz seccadede! Üstelik kablosuz! ;)
    Not: Tavşanlı Ekspres’teki yazılarımızda ve Youtube.com/RisaleOfis kanalımızdaki videolarımızda işlediğimiz konuları, tamamen insanların merak ettiği ve ihtiyacını htiğini düşündüğümüz imani ve İslâmi konularla alakalı araştırmalar yaparak seçiyoruz. Hiçbir kişi veya kuruluşu hedef göstermek ve eleştirmek gibi bir amacımız yoktur, işimiz de olmaz! Geçmiş yazılara ve videolara bakabilirsiniz.. Bu sebeple; geçtiğimiz hafta gıybet konusunu ele aldığım “Gelsin, yüzüne de söylerim” başlıklı yazımın, şu an rahatsızlığı sebebiyle tedavi görmekte olan Ali İhsan Özden abinin, önceki haftalardaki bir yazısı ile alakalı yazılmış gibi anlaşılmasından dolayı üzüntü duyduğumu belirtmek isterim. Onun yazısını görmediğim gibi, geçen haftaki yazımın da kendisiyle hiçbir ilgisi yoktur. Kendisine ve tüm hastalarımıza, Rabb’imden şifa dua ve dileklerimle…

 

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Tüm Yazıları