09 Aralık 2021 - Perşembe

Kütahya acı gerçeği ile yüzleşebilecek mi?

Yazar - Muhammet Uygun
Okuma Süresi: 5 dk.
931 okunma
Muhammet Uygun

Muhammet Uygun

mehmetuygur299@gmail.com -
Google News

Kütahya acı gerçeği ile yüzleşebilecek mi?

Günümüzde evde, sokakta ve televizyon kanallarında ki ana gündem aynı ekonomi...

Bugünkü yazımda doğup büyüdüğüm kentin ekonomisini inceleyeceğimiz bir yazı olsun istedim. Buyurun...

Kütahya'nın nüfusu son 10 yıldır yerinde sayıyor.

Kütahya nüfusu son on yılda 570-580 bin bandında duruyor. Son on yılda Türkiye nüfusu 70 milyonlardan 80 milyonun üstüne çıktı, bu kadar büyük ulusal nüfus artışına rağmen neden Kütahya'nın nüfusu yerinde saydı. Bunun ana sebeplerinden biri kent ekonomisi.

Kütahya 2000 yılından önce Almanya ve kamu ağırlığıyla işsizliğe çözüm bulmuştu  bu sayede kent ekonomisi sürekli büyüyor ve nüfus sürekli artıyordu 2000 yılında 650 bin'in üstüne çıkan nüfus Almanya'nın işçi alımını bitirmesi ve kent'in en önemli ağır sanayi şirketlerini elinde bulunduran kamunun şirketlerini özelleştirmesi bu düzenli büyümeyi durdurdu ve yerini küçülmeye bıraktı.

İlk yıllar bu durum fark edilmese de günümüzde bu durum şiddetle hissediliyor.

Günümüze gelelim, Türkiye ihracat ağırlıklı büyümeyi konuşuyor peki bu durumda Kütahya'nın yeri nerede ve bu konuda ne kadar başarılı?

Kütahya bu yılın Ocak-Kasım döneminde 350 milyon dolarlık ihracat yapmış. Toplam ihracatın binde 2'sine denk gelen bir oran ve bu konuda da başarılı olduğumuz pek söylenemez.

İlimiz çok değerli madenlere sahip ama bu madenleri (bor, magnezit, gümüş vb.) yeterince değerlendiremiyor bu madenleri katma değerli bir hale getirmek konusunda önemli sıkıntılarımız var örneğin; Cam yapımında kullandığımız Silisyum ile teknoloji şirketleri bilgisayar çipleri üretiyor. Ton olarak yurt dışına sattığımız bor'u işlenmiş şeklini kilo olarak ithal ediyoruz. Bu örnekler bile ne kadar önemli madenlerimizin olduğunu anlatmaya yeter diye umuyorum. Bor'un içinde bulunan Lityum'un ne kadar önemli olduğuna değinmeme gerek bile yok bence.

Bu madenleri değerlendirecek şirketlere teşvikler verilerek ilimize yatırım yapması sağlanması hem ülkemiz için hem de kentimiz için çok önemli olacaktır diye umuyorum.

Burnumuzun dibinde bulunan Eskişehir'de olan Yüksek Hızlı Trenin kentimize gelmesi ile ilgili bir çalışma yıllardır yapılmadı. Ankara-İzmir YHT projesinde bile Kütahya'nın yer almaması üzücü bir durumdur. Bu tarz kamu projelerinde yer almak kent ekonomisine önemli katkılarda bulunabilir.

İlimizin kuzeyinde ağır sanayi şehri Bursa, doğusunda üniversite ve sanayi şehri Eskişehir, batısında tarım ve sanayi şehri Manisa yer alıyor bu kentlerin ortasında bulunmamız çok önemli bir fırsat bu fırsatı iyi değerlendirmek gerekiyor. Bu şehirlerde bulunan sanayiye mal satan yan sanayicilerin kentimize gelmesi yönündeki gelişmeler olumlu karşılanıyor. Devamının da gelmesi temennimiz.

İlimizin yöresel yemekleri ve kültürünü tanıtmamız lazım...

Leblebimizi bütün Türkiye'ye duyurmamız gerek bunun için bütün büyükşehir'lerde tanıtımlarını yapmamız lazım ve diğer birçok yöresel ürünlerimizi fuarlarda tanıtmamız gerekir. 8 Aralık 2020 tarihli Leblebiciler odası ne yapıyor başlıklı yazımda değindiğim konularda hiçbir ilerleme yok  halen leblebimizi satabileceğimiz bir e-ticaret sitesi bile yok ne yazık ki.

Tavşanlı höyük çalışmaları ulusal basında çok ses getirdi bu araştırmalar ile Tavşanlı höyük turizm'e kazandırılabilir bu durum çok önemli bir kazanç. İlimiz, İstanbul ve Antalya yolunda bulunuyor peki bu hatta yolculuk yapan kaç kişi ilimizi geziyor. Yolculuk yapan insanları nasıl kentimize çekeriz bunun düşünülmesi gerekiyor. Belediye ve özel sektör ile bu tarz çalışmalar yapılması gerekir.

Değinecek çok daha fazla konu var ama yazıyı fazla uzatmayayım diye burada bırakabilirim.

En büyük isteğim bu naçizane ve güzide şehrimizin değerinin daha iyi anlaşılması ve hak ettiği yerde bulunması. Umarım yetkililer bu konulara eğilirler, tabii ki bizimde bu konuları dillendirmemiz gerekiyor.

TEBESSÜM

Temel'in evine bir kedi dadanmış. Temel dayanamamış, bir gün kediyi almış, ormanlık bir yere bırakıp eve dönmüş. Biraz sonra kedi çıkagelmez mi?
Temel tekrar götürmüş öbür yamaçtaki ormana. Kedi gene gelmiş eve..
Çok kızmış Temel. Kediyi çok uzak ve yolları karma karışık bir yere bırakmış bu defa..
Ne var ki eve dönerken bu defa kendisi yolu şaşırmış.. Aramış aramış, bir türlü bulamamış. Evi telefonuyla aramış..
- Fadime, kedi geldi mi?
- Az evvel kapıdan girdi..
- Söyle o şerefsiz kediye.. Gelsin beni alsın!.

Sevdiğim Laflar
"Hayatına anlam kazandırmaya bak. Hayatın anlamı hayattan değerlidir."
Dostoyevski

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.