07 Mart 2021 - Pazar

19. Yüzyılda Sekbandemirli köyü

Yazar - Hüseyin Artun
Okuma Süresi: 12 dk.
1496 okunma
Hüseyin Artun

Hüseyin Artun

huseyinartun77@gmail.com - +90 542 392 35 79
Google News

 

19. Yüzyılda Sekbandemirli köyü

1800'lü yıllarda Eğrigöz (Emet) kazasına tabii olan Sekbandemirli Köyü arşiv vesikalarında da aynı isimle geçmektedir. Halk arasında veya eski insanların söyledikleri tabirle Hacı Ahmet Demirli olarakta bilinir. Lakin köyün ismi Hacı Ahmet Demirli olarak arşiv vesikalarında hiç geçmemektedir. Hacı Ahmet Demirli şeklinde söylenmesi ise; köyün ileri geleni ve en zengini de olan Derviş oğlu Hacı Ahmet'ten kaynaklanıyor olabilir. Köyün civarındaki Kışlademirli ve Abdüsselam Demirli (Dağ Demirli) köyleriyle karıştırmamak için Hacı Ahmet'in Demirli'sini kastetmek için insanlar arasında Hacı Ahmet Demirli şeklinde söylenmiş olabilir. Lakin dediğim gibi köyün ismi 1800'lü yıllarda da bugün de Sekbandemirli şeklinde kayıtlarda geçmektedir.

Köyün İktisadi Yapısı

Vergi defterlerinden Sekbandemirli köyünün vermiş olduğu vergi miktarlarına baktığımızda, bölgesindeki bir çok köyden fazla vergi verdiği ve çevresindeki köylere nazaran iktisadi yapının gelişmiş olduğunu görmekteyiz. 1844-45 yıllarında tutulan Temettuat defterleri bir köyün veya bölgenin iktisadi yapısı hakkında bize bir çok bilgi sunmaktadır. Sekbandemirli Köyü'nün bu dönemdeki ana iktisadi unsuru ziraat iken bunu hayvancılık ve çeşitli küçük iş kolları takip etmektedir.

Temettuat defterlerindeki araştırmalar neticesinde köyün 80'i geçimini ziraat üzerinden sağlamaktadır. Günümüzde Tavşanlı ilçesinin içme suyu olarak kullandığı Hotanlı suyu, o dönemde bu köyün geçiminde ve tarımsal üretimine katkıda bulunması hasebiyle köyde hem sulu tarım hem de kuru tarım ürünlerinin ziraati yapılmaktadır. Buğday, arpa, üzüm, göğeri hasat edilen ana mahsuller olurken bunların yanında anason, burçak, nohut, bostan, afyon gibi mahsullerinde ekiminin yapıldığını görmekteyiz. 1845 yılında 750 dönüm arazinin hasat edilip işlendiğini görmekteyiz. O dönemde her şeyin insan ve hayvan gücüyle yapıldığını göz önünde bulundurursak, tarımsal üretim iş kollarından olan ırgatlık, orakçılık gibi işlerde köylülerin icra ettiği mesleklerdendir. Özellikle orakçılık köydeki kimi insanların geçimini sağladığı meslekler olarak karşımıza çıkmaktadır.

Hayvancılık alanında ise sayı olarak küçükbaş hayvanların daha fazla olduğunu görmekteyiz. Temettuat defterindeki verilerden toplam 175 tane keçi ve 31 tane koyunun yetiştirildiğini görürken bu küçükbaş hayvan yetiştiriciliğini yapan kişi sayısının çok olmadığını 15 civarında kişide küçükbaş hayvan bulunduğunu görmekteyiz. Büyükbaş hayvan olarak ise öküz, dana, tosun, düve, inek ve manda yetiştirildiğini görmekteyiz. Yaklaşık 100 büyükbaş hayvanın bulunduğu köyde, bir iki büyükbaş olacak şekilde bir çok kişide bulunmaktadır. Bunda toprağın işlenmesi için kullanılan hayvan gücünün etkili olması da yer almaktadır. Birkaç kişide arı kovanı bulunup bu kişilerden de resm-i kovan vergisi alındığını görmekteyiz. Son olarak köyde insanların yük taşımacılığında kullandıkları hayvan ise ağırlıklı olarak merkep iken bununla birlikte bargir(beygir) ve katır da bulunmaktadır.

Değirmen insanlık tarihinin her döneminde insanlar tarafından kullanılan önemli bir icat olarak karşımıza çıkar. Bu yüzyılda Sekbandemirli köyünde değirmene rastlanılmaz. Köyün civarındaki köylerde değirmen bulunması hasebiyle  insanların oralardan ihtiyacını karşıladığı düşünülmektedir. Lakin 1844 yılı temettuat defterindeki kayıtlardan köyde yaşayan Kaygusuz oğlu Abdurrahim'in Tavşanlı Nahiyesine bağlı Göbel köyünde değirmen kiralayıp  işlettiğini görmekteyiz. Köyde insanların icra ettiği işler olaraktan ırgatlık, hizmetkârlık, kahyalık, imam veya hatiplik gibi mesleklerde bulunmaktadır. İnsanların genelinin tarımla uğraşmasından dolayı diğer mesleklerle geçimini sağlayan insan pek yoktur.

 

 

 

 

 

Köyün Nüfus yapısı

Osmanlı zamanında İlk düzenli nüfus sayımı Sultan 2. Mahmut tarafından 1831 yılında yaptırılmıştır. Yeniçeri ocağının 1826 yılında kaldırılmasından sonra 2. Mahmut Asakir-i Mansure-i Muhammediyye ismiyle bir ordu kurmuş ve bu ordunun asker ihtiyacını karşılamak, vergi verecek insan sayısının tesbiti vb. durumları öğrenebilmek maksadıyla 1831 yılında ilk düzenli nüfus sayımını gerçekleştirmiştir. Sadece erkeklerin sayıldığı bu nüfus sayımlarına ilaveten sonraki yıllarda da düzenli nüfus sayımları yapılmıştır. Nüfus defterlerinin yanında vergi defterlerinden de kişilerin, aile veya sülalelerin kayıtlarını öğrenmemiz mümkündür.

Sekbandemirli Köyü hane olarak değişiklikler gösterse de nüfus sayımları ve vergi defterlerinde 60 civarında hane olarak karşımıza çıkmaktadır. Nüfusuna baktığımızda da 120-130 civarlarında insanın yaşadığını görürüz. Tabi bu nüfus sadece erkeklerin sayıldığı nüfustur.

Arşiv kayıtlarında ekseriyetle karşımıza çıkan sülale adları şunlardır;

Sarıhasan oğulları, Derviş(Hacı Ahmet) oğulları, Gök(Hacı Mehmet) oğulları, Abdülkerim Beşe oğulları, Topal Osman oğulları, Kayalı oğulları, Deli Mehmet oğulları, Sarı oğulları, Çakır oğulları, Kaygusuz oğulları, Hamza Ali oğulları, Bekir oğulları, Koca oğulları, Kerim oğulları, Molla oğulları, Berber oğulları, Karımış(Kart) oğulları, Sağır oğulları, Memiş oğulları, Kara Ali oğulları, Kılıç oğulları, Selim oğulları, İsmail oğulları, Hatip oğulları, Aşçı oğulları, Abidin oğulları, Ayan oğulları, Arab oğulları, Biladlı oğulları, Yağcı oğulları, Köse oğulları, Suhte oğulları, Zağlı(Dağlı) oğulları, Kahya(Kethüda) oğulları, Çoban oğulları, Çavdar oğulları, Köpür oğulları, İlyas oğulları genellikle çoğu vergi nüfus vb. defterlerde  karşımıza çıkan sülale adlarıdır.

Bunun yanında bazı defterlerde isimleri varken bazı kayıtlarda isimleri geçmeyen ama Sekbandemirli Köyünün kayıtlarında isimleri yazan sülale adları ise şunlardır.

Sıcaklı oğulları, Çalık oğulları, Sarıahmed oğulları, Katır oğulları, Demirci oğulları, Alicik oğulları, Gedik oğulları, Göde oğulları, Alemci oğulları, Çingen oğulları, Koç oğulları, Kakman oğulları, Çidar oğulları. Bu sülale adlarının her vesikada yer almaması; belgelerde farklı isimlerle kayıt edilmiş olabilir ya da başka köye yerleşmiş veyahut başka köyün insanı iken geçici olarak bu köyde ikamet ediyor olabilir. Tam olarak bazı bilgiler konusunda netlik olmasa da bu sülale ve aile isimlerinin Sekbandemirli köyünde yaşadıkları kayıtlarda yer almıştır.

1831 yılından sonraki nüfus defterlerine baktığımızda Asakir-i Mansur-i Muhammediyye ordusunda Sekbandemirli köyünden şu kişilerin yer aldığını görüyoruz; Çalık oğullarından Salih oğlu Ahmet, Çakır oğlu Halil, Köseoğullarından Osman oğlu Ömer, Topal oğullarından Hüseyin, Abidin oğullarından Abidin, Sarı oğullarından İbrahim oğlu Mustafa, Kara Ali oğullarından Ahmet oğlu Mehmet . Bunun yanında askerlik olarak vazife yaptıktan sonra redif birliği olarak geri hizmette olup köyde başka işlerle uğraşan kişilerde mevcuttur. Redif birliğinde yer alanlar; Hatip oğullarından Hasan oğlu Mehmet, Berber oğullarından Hüseyin oğlu Osman, Zağlı oğullarından Mehmet oğlu İsmail, Köse oğullarından Ahmet oğlu Mehmet ise redif askerleri olarak kayıtlarda ismi geçmektedir.

1844 yılındaki temettuat defterinden, Sarı oğlu Mustafa'nın askerlik vazifesinden sonra köyde kahyalık mesleğini icra ettiğini ve köy kahyalığı için 60 kuruş(gümüş para) vergi ödediğini görmekteyiz.

Köyün Muhtarlık ve İmamlık Gibi Vazifelerinin İcrası

Osmanlı döneminde muhtarlık teşkilatı 2. Mahmut döneminde 1830'lu yıllardan sonra başlamıştır. Köylerde genellikle varlıklı ve ileri gelen kişiler tarafından muhtarlık vazifesinin icra edildiğini görmekteyiz. 1830 ve 1840'lı yılların kayıtlarında köy muhtarı olarak Hacı oğlu Halil'in ismi geçmektedir. Bazı kaynaklarda Hacı Mehmet oğlu Halil olarak da zikredilmiştir. Bu kişinin köyün ilk muhtarı olma ihtimali yüksektir.

İmamlık veya hatiplik meslekleri olarak köyde vazife yapan hatta imamlık mesleği icra eden bir kaç kişi mevcuttur. Sarıhasan oğullarından İsmail Efendinin köyde uzun yıllar imamlık yaptığı vesikalarda mevcuttur. Yine Abdülkerim Beşe oğullarından Hüseyin Efendi de bir dönem köy imamı olarak vesikalarda geçmektedir. Bu kişiler ücretsiz olarak bu vazifeyi yerine getiriyorlarsa vergi vermezlerdi. Lakin imamı olmayan yerlerde bir bedel alarak imamlık yapan kişiler vergiye tabii tutulurlardı. Kaygusuz oğlu Halil'in ziraat işinin yanında üç aylarda imamlık yaptığı görülmektedir. Yine ziraat işleriyle uğraştığı halde hatiplik beratı alarak, hatiplik yapan Hatip oğlu Ali Efendi de vesikalarda geçmektedir. Bu kişilerin ilmi olarak eğitim aldığı veya vakıf kültürünün yaygın olduğu Osmanlı döneminde, vakıflar münasebetiyle hizmetler icra etmeleri muhtemel durumlardandır.

Sekbandemirli Köyü ve Nalınlı Dede Vakfı

Osmanlı döneminde vakıflar dini, sosyal, kültürel ve eğitim alanlarında faaliyet gösteren, toplumunda vazgeçilmez bir parçası olan kurumlardır. Vergi gelirlerinin bir vakfa bağlı olduğu köylerin yanında, kimi köy veya yerleşim yerlerinde vakıfların bulunup toplumsal ve dini hayat alanında çalışmalar yaptığını da görmekteyiz. Sekbandemirli köyünde doğrudan bir vakfın varlığına rastlanılmamaktadır. Lakin 1844 yılındaki temettuat defteri kayıtlarında kimi kişilerin vergilerinden bir kısmını Nalınlı Dede Vakfına verdiği yazmaktadır. Şuan köy sınırları içerisinde ve Balıköy istikameti üzerindeki anayol kenarında,  Naldede mevkii isminde bir arazi ve mezarlık alanının mevcudiyeti bilinmektedir. Tam manasıyla Naldede mevkiinde yerleşik bir alanın izlerine veyahut yapı vb. alanlara  rastlanılmasa da bu mevkiinin vakıf arazisi olma ihtimali ve bölgedeki kimi arazilerinde vakfa ait olması muhtemeldir. Belki kısa bir dönemde bu bölgelerde bir vakfın varlığı veya faaliyetleri mevcut olabilir.

Sekbandemirli köyünün Tavşanlı Nahiyesine Bağlanması

Sekbandemirli köyü Osmanlı döneminde Eğrigöz kazasına bağlı bir köydür. Eğrigöz kazasının merkezi ve en büyük yerleşim yeri Emet'tir. Osmanlı'nın son dönemlerinde özellikle 1850'li yıllardan sonra idari ve yönetimsel alanlarda da değişiklikler olmuş ve idari teşkilat yapısı şekillenmiştir. 19. yüzyılda Eğrigöz kaza iken Tavşanlı nahiye olarak karşımıza çıkmaktadır. Tabii bu yerleşim yerlerinin bazen kazadan(ilçe) nahiyeye, nahiyeden de kazaya dönüştürülmesi gibi durumlarda olmuştur. Nitekim 1800'lü yılların sonunda Eğrigöz ve Tavşanlı birer nahiye olarak karşımıza çıkmaktadır. Değişen bu idari yapılarla birlikte kimi köylerin yerleri değiştirilmiş başka bir kaza veya nahiyeye aktarılmış kimi köyler de kendi istekleri ile değişiklik kararı almışlardır.

Osmanlı döneminde Eğrigöz kazasının kapladığı alan geniş bir coğrafyaya dayanıyordu. Bugün Tavşanlı ilçesinin köyleri olan Ovacık, Başköy, Ağaköy, Emirler, Gölcük, Sekbandemirli, Köprücek, Dedeler, Dutlar köyleri Eğrigöz kazasının Tavşanlı Nahiyesiyle hudut köyleriydi. Eğrigöz kazasının nahiyeye düşürülmesi ve kimi hudut köylerinin uzaklığı hasebiyle Tavşanlı Nahiyesine geçişlerin olduğunu görmekteyiz. Hicrî 9 Rebiülevvel 1316 (miladi 28 temmuz 1898) yılında Gölcük, Emrullah(Emirler), Sekbandemirli, Kışlademirli, Abdüsselam(Dağ) Demirli köylerinin muhtarları, köylerinin Tavşanlı Nahiyesine daha yakın olması, Eğrigöz Nahiyesine uzak kalmalarından dolayı bir arzuhal vererek Tavşanlı Nahiyesine bağlanma isteklerini dile getirmişlerdir. Bu dilekçe neticesinde bu beş köyün Tavşanlı Nahiyesine bağlanma kararı kabul edilmiş ve 1898 yılının sonlarına doğru Tavşanlı Nahiyesine ilhakları gerçekleşmiştir.

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.