15 Haziran 2013 - Cumartesi

Azerbaycan Yalnızlaşırsa ?

Yazar - Mustafa Göktürk
Okuma Süresi: 5 dk.
1464 okunma
Mustafa Göktürk

Mustafa Göktürk

-
Google News

 

Ahmet Turan ESEN

Bulunduğu jeopolitik konum dolayısıyla Kafkasların kilit ülkelerinden biri olan Azerbaycan, sahip olduğu enerji kaynakları ve bölgedeki diğer ülkelere göre tarıma daha elverişli şartlara sahip olması dolayısıyla büyük bir cazibe merkezi olma özelliğine sahiptir. Sovyetler Birliği’nin çöküş sürecine girmesiyle birlikte Azerbaycan’daki Türkler, milli bir devlet kurma ideali ile bir diriliş hareketi başlatmış ve 1990’lı yılların başında bağımsızlığını kazanmıştır. Bağımsızlığın ardından denge politikası çerçevesinde bir dış politika çizgisi oluşturmak ve sürdürmek zorunda olan Azerbaycan, uluslararası aktörlerin konjonktürel değişimler çerçevesinde benimsedikleri önceliklere göre zaman zaman ön plana çıkmış, yine bu değişimler paralelinde zaman zaman da uluslararası camianın ilgisinden uzak kalmıştır. Bu bağlamda dünya kamuoyunun –Türkiye de dâhil olmak üzere-  tüm dikkatini Orta Doğu’daki gelişmelere çevirdiği bir dönemde Azerbaycan’ın yalnızlaştığını söylemek mümkündür. Ancak Azerbaycan’ın bağımsızlığından bugüne geliştirdiği ikili ilişkiler ve dahil olduğu bölgesel ve küresel örgütler bu iddianın eleştirilmesine zemin hazırlamıştır. Fakat burada ifade edilmek istenen Azerbaycan’ın topyekün bir yalnızlığı değil, özellikle Karabağ problemi çerçevesinde, Rusya’nın desteğini almış Ermenistan karşısında düştüğü durumdur.

Güney Kafkasya ülkeleri (Azerbaycan-Gürcistan-Ermenistan) arasında Azerbaycan, Rusya ile yakın ilişkilere sahip olmasına rağmen Rus yanlısı bir iradenin yönetime hakim olmadığı düşüncesi göz önüne alındığında, Ekim 2012’de Gürcistan’da gerçekleştirilen genel seçimler ışığında Rusya’nın bölge ülkeleri üzerindeki nüfuzunu artırdığı söylenebilir. Ekim 2012’de gerçekleştirilen Gürcistan seçimlerinde Rusya ile yakın ilişkileri bulunan İvanişvili yönetimindeki Gürcistan Hayali Koalisyonu iktidara gelmiştir ve Başbakanlık koltuğuna Rus yanlısı olarak nitelendirilen İvanişvili oturmuştur. İvanişvili’nin iktidara gelmesinden sonra 2008’deki Gürcistan-Rusya savaşıyla tamamen bozulan ilişkilerin normalleştirilmeye çalışılması ve bu bağlamda bazı ekonomik adımların atılması Rusya’nın Gürcistan üzerindeki etkinliğine kapı aralayan bir durumdur. Azerbaycan’ın bölgedeki stratejik ortaklarından biri olan Gürcistan’daki bu değişim hareketi, bölgede “Rusya-Ermenistan-İran bloğunun yeni üyesi Gürcistan mı?” sorularını akıllara getirmiştir. Ancak Gürcistan’ın Rusya ile ekonomik ilişkiler başta olmak üzere ikili ilişkilerini normalleştirme çabaları böyle bir soruya cevap vermek için erken olduğu kanısını uyandırmıştır.

Azerbaycan’ın bir diğer stratejik ortağı olan Türkiye açısından bakıldığında ise, mezhepsel bir çizgide yürütülen dış politikanın ilgi odağının Azerbaycan veya Türk Dünyası olması beklenemez. Türkiye komşusu Suriye’de yaşanan gelişmelere müdahil olmuştur ve Sünni merkezde bir dış politika çizgisi belirleyerek hareket etme yolunu tercih etmiştir. Ayrıca Türkiye’nin “komşularla sıfır sorun” söylemi çerçevesine oturtulmaya çalışılan dış politikası, Azerbaycan topraklarının %20’sini işgal eden Ermenistan ile, 1993’te Ermenilerin Karabağ’ı işgali sonrası kapatılan sınır kapılarının açılması eğiliminde adımlar atılmasına vesile olmuştur. Bu gelişmeler ise Azerbaycan’ın bölgedeki iki önemli stratejik ortağının farklı çizgilerde dış politika izlediğini ortaya koymaktadır.

Uluslararası örgütler ve diğer önemli aktörlerin de ilgi ve alakalarını Orta Doğu’ya yöneltmeleri, Rusya’ya Kafkaslarda geniş bir hareket alanı bırakmıştır. İstikrarlı bir çözümsüzlüğe mahkum edilen Karabağ meselesi karşısında uluslararası örgütlerin ve diğer söz sahibi aktörlerin “Ermenilerin Azerbaycan topraklarındaki işgali sonlandırması” konusunda aldığı kararların uygulamada yer bulamaması, Azerbaycan’ı askeri yatırımlara yöneltmiştir. Azerbaycan yönetiminin bu bağlamda İsrail ile geliştirdiği askeri ticaret ve ikili ilişkiler, Güney Kafkasya’nın diğer önemli komşusu İran’ın tepkisini çekmiştir. İran’ın Azerbaycan karşısında söylemlerini sertleştirmesi ve Azerbaycan’a yönelik psikolojik operasyonlara hız vermesi Azerbaycan-İsrail arasında gelişen ilişkilere bağlanmıştır.

Sonuç olarak; Azerbaycan, bölgede Ermenistan-Rusya-İran ittifakının ortasında kalmıştır. Stratejik ortakları Türkiye ve Gürcistan’ın dış politikalarındaki farklı yönelimler ve dönemsel konjonktüre göre uluslararası camianın Orta Doğu’ya yönelmesi, Azerbaycan’ın yalnızlaştığı düşüncesini güçlendirmektedir. Bu varsayımdan yola çıkarak, Karabağ sorununda Azerbaycan’ın benimsemiş olduğu “barışçıl çözüm” için uluslararası camianın üzerine düşeni yapmaması, Türkiye’nin Karabağ sorunu karşısındaki kararlı tavrını söylemde sürdürmesine rağmen reel politikte terk etmesi,  Azerbaycan’ın “askeri seçeneğe başvurması” için yeterli sebeplerdir. Orta Doğu’daki çatışma ve savaş ortamı, Kafkaslardaki savaş belirtilerini gizleyebilecek bir niteliğe sahiptir, ancak ihtimaller dahilindeki Azerbaycan-Ermenistan savaşını engelleyip engelleyemeyeceğini zaman gösterecektir.

 

 

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.