24 Mart 2014 - Pazartesi

Hocalı Soykırımı’nı Anlamak…

Yazar - Mustafa Göktürk
Okuma Süresi: 9 dk.
2511 okunma
Mustafa Göktürk

Mustafa Göktürk

-
Google News

 

Ahmet Turan ESEN

Hocalı, tarih boyu birkaç defa Ermenilerin tecavüzüne maruz kalan bir bölgedir. Sadece 20. yüzyılın başlarında 1905, 1906, 1917 ve 1918'li yıllarda dört kez Ermeni saldırılarının hedefi olmuş, bölgedeki, mallar yağmalanmış, binalar yakılıp yıkılmış ve yüzlerce insan öldürülmüştür.

Hocalı ulaşım ve iletişim bağlantıları açısından kritik bir bölgede olduğu için stratejik bağlamda önemi büyüktür. Bu bağlamda Hocalı;

1) Dağlık Karabağ'da bulunan tek havaalanı bu bölgededir.

2) Hocalı'nın 11 km uzağında yerleşen ve Dağlık Karabağ'ın siyasi merkezi olan Hankendi'nin elektrik hattı bu bölgeden geçmektedir.

3) Bakü-Hankendi demiryolu ve Bakü-Şuşa karayolu Hocalı'dan geçmektedir.

Hocalı’nın stratejik öneminin farkında olan Ermenistan zaman zaman saldırdığı ancak ele geçiremediği bu kritik bölgeyi ele geçirmek için Planlı bir saldırı hareketi düzenleme yoluna gitmiştir. Ermeniler, Hocalı’yı almak ve ulaşım yollarının merkezinde bulunan bu bölgeyi ele geçirmek için, Önce ablukaya aldılar. Aylarca Hocalı’ya hiçbir insani yardımların, gıda yardımlarının veya askeri yardımın girmesine izin vermediler. 25 Şubat’ı 26 Şubat’ a bağlayan gece Ermenistan Silahlı Kuvvetleri, Rus Alayı birlikleri ve Karabağ Ermenilerinden oluşan grup Hocalı’ya sistemli bir saldırıya girişti. Bu gruplar Şehre girdiklerinde gördükleri her Türk’ü öldürdüler. Çocuk, kadın, yaşlı, genç ayrımı yapmadılar. Evlere saldırdılar. Evlerde katliamlar yaptılar. Evleri içindeki insanlarla birlikte yaktılar…

Hocalı’da Yaşananlar

Hocalı; Ermenilerin planlı bir şekilde, bir ırkı yani Türkleri hedef alarak, sivillere yönelik giriştiği soykırım hareketidir. Hocalı’yla ilgili rakamları vermekte yarar olacaktır; Şöyle ifade edeyim Hocalı’da yalnızca bir gecede 106’sı kadın, 63’ü çocuk, 70’ten fazlası yaşlı olmak üzere toplam 613 masum insan, vahşice işkencelerle katledilmiştir. Ayrıca kayıp 487 kişinin akıbeti konusunda da henüz net bir bilgi yoktur. Bunun yanında Ermeniler, esir aldıkları 1275 Azerbaycan Türküne kadın-çocuk-yaşlı ayrımı gözetmeksizin insanlık dışı işkenceler uygulamışlardır.  Tüm bunlarla yetinmeyen Ermeniler, Türklerin kaçabileceği yollarda pusu kurmuşlar. Kaçarak o bölgelere gelenleri tanklarla, tüfeklerle vurmuşlar, Büyük bir kısmını da esir almışlardır. Esir aldıklarını da işkencelerle öldürmüşlerdir.

Aslında Hocalı’da yaşananlar, insanlıktan çıkanların vahşeti ve zulmü nereye kadar götürebileceklerinin bir örneği olarak karışımızda durmaktadır. Anne karnındaki ceninlerden, ana kucağındaki çocuklara; okul çağındaki çocuklardan 80-90 yaşındaki yaşlılara kadar hiçbir ayrım yapmadan burunlarını, kulaklarını kesmek, gözlerini oymak, kafa derilerini yüzmek, hunharca öldürmek, canlı canlı yakmak, cesetlerin üzerinden tanklarla geçmek başka türlü nasıl açıklanabilir? Bunun bir izahı bir açıklaması yoktur ve olamaz.

Hocalı’nın Hedef Seçilmesinin Arka Planı

Ermenilerin asıl amacının yalnızca Hocalı’yı işgal etmek olmadığı ortada. Eğer öyle olsaydı, bu kadar büyük soykırıma varan olayları gerçekleştirmezlerdi. Bunların yapılmasının iki temel amacı olduğunu söylemek mümkün; birincisi Hocalı’daki Türkleri bir daha buraya dönemeyecek şekilde bölgeden çıkarmak ve yok etmek.  Bunu uluslararası ilişkiler literatüründeki “bölgenin içinin boşaltılması ve etnik temizlik” kavramlarını kullanarak ifade etmek daha doğru olur. İkincisi ise Karabağ’da ve diğer Türk yerleşim yerlerinde mücadele eden Türklerin direncini kırmak olarak ifade edebiliriz.

Hocalı’da yaşananlar “Soykırım” mıdır?

Bu konuda farklı görüşler ortaya atılsa da gerçeklere ulaşmak çok zor değildir.

Hocalı’da yaşananlar; 9 Aralık 1948'de Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilen ve 12 Ocak 1951 tarihinde yürürlüğe giren Birleşmiş Milletlerin "Soykırım Suçunun Önlenmesine ve Cezalandırılmasına İlişkin Sözleşmesi"nin 2. maddesinde yer alan "milli, etnik, ırkı veya dini bir grubu kısmen veya tamamen imha etme" biçiminde tanımlanan Soykırım kavramı ile tamamen örtüşmektedir. Ayrıca planlı ve sistemli bir katliam hareketi oluşu ve direk sivilleri hedef alması açısından da Hocalı’da yaşananların bir “soykırım hareketi” olarak kabul edilmesi gerekmektedir.

Hocalı İçin Neler Yapılmalı?

a)      Dünyanın önde gelen reklam firmalarıyla anlaşma yapılarak önemli bir tanıtım adımı atılmalıdır,

b)      Yazılı çalışmaların artırılması ve farklı dillere tercüme edilmesi gerekir,

c)      İşgal sonucu mağdur olan insanların ulusal ve uluslararası mahkemelere dava açması sağlanmalıdır, bunun için Azerbaycan ve Türkiye’nin bir bütçe ayırması sağlanmalıdır,

d)      Üniversitelerde soykırım kürsüleri kurulmalıdır,

e)      Zihinsel hafızanın canlı tutulması mutlaka ama mutlaka sağlanmalıdır, mağdur insanların çözümsüz durumu kabul edip, kendi öz topraklarından vazgeçmesi engelleyecek tedbirler alınmalıdır.

Hocalı gerçeklerinin giderek daha çok tanındığı ve geniş kitlelere yayıldığı anlamına gelmektedir. Tüm bu somut ve olumlu sayabileceğimiz adımlara rağmen, Azerbaycan topraklarının %20’si Ermenistan’ın işgali altındadır ve Bir milyon insan, topraklarından ayrı bir şekilde Azerbaycan’ın diğer bölgelerinde göçmen statüsünde yaşamak zorundadır.

Uluslararası aktörler bu konuda aldığı kararlarla, Ermenilerin işgalci olduğunu kabul etmekte ve Ermenilerin işgal ettiği toprakları derhal boşaltması gerektiğini belirtmektedir. Ancak ne yazık ki Ermenilere yönelik alınan bu kararların hayata geçirileceğine dair bir belirti yoktur.

Sorunun Geleceği

Öncelikle şunu ifade etmek gerekir, bölgedeki bu sorun için “dondurulmuş çözümsüzlük” kavramları kullanılıyor. Bu çözümsüz durum Ermenistan ve Rusya’nın çıkarlarına uyduğu için de bu iki ülke başta olmak üzere bazı bölge devletleri bu konuda statüko’nun korunmasından yana tavır alıyor.

Azerbaycan topraklarını kurtarmak için, sürekli olarak ifade ettiği gibi, önceliği diplomatik yollarla barışçıl çözüm yolunu benimsemeye devam etmektedir ve bu politikasını sürdürmelidir de. Ama meselenin bir de askeri seçenek boyutu var. Azerbaycan gelişen ekonomisiyle bölgenin parlayan yıldızı olmakla birlikte askeri yatırımları ile de dikkatleri üzerine çekmiştir. Şuanda Azerbaycan’ın savunma giderlerine ayırdığı bütçe, Ermenistan’ın toplam bütçesinden bile büyüktür. Ve ortada Azerbaycan lehine olan bir asimetrik güç dengesi bulunmaktadır. Burada akıllara Azerbaycan’ın işgal edilen topraklarını “sınırlarını korumak” ve “meşru müdafaa” ilkelerine dayanarak geri almasının mümkün olup olmadığı soruları gelmektedir. Bu sorunun cevabını ararken yalnızca Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki askeri güç farkını dikkate almak yanlış olur. Bölgedeki Rusya faktörü de göz önünde bulundurulmalıdır. Çünkü Rusya, eski Sovyet mirası bu topraklarda izni olmadan bir askeri harekete müsaade etmeyeceğini “Yakın Çevre Doktrini”nde ve diğer kaynaklarda birçok kez dile getirmiştir. Bunun en canlı örneğini 2008’de yaşanan Gürcistan-Rusya savaşında görmek mümkündür. Rusya bölge ülkelerini kendi güvenlik alanı olarak kabul etmektedir. Yani Rusya’dan bağımsız bir dış politika konsepti belirleyen Azerbaycan ile Moskova merkezli politikalar yürüten Ermenistan savaşında Rusya’nın tarafsız kalacağını beklemek büyük bir hata olur. Aynı şekilde bunu hesaba katmadan “Azerbaycan askeri seçeneğe başvurmalıdır” demek de büyük hata olacaktır.

Sonuç

“Azerbaycan, işgal altındaki topraklarını kurtarmak için askeri seçeneği daima masada tutmakta, ancak önceliği diplomatik seçeneklere vermektedir” ifadesi yerinde bir tespit olacaktır. Ayrıca Azerbaycan, askeri modernizasyonunu Ermenistan karşısında diplomatik bir güç olan “caydırıcılık” amacıyla kullanabileceğini de göz önünde bulundurmaktadır.

Son olarak; Ermenilerin kalkıştığı bu insanlık dışı vahşet bir gözdağı, bir yıldırma politikası olarak karşımızda durmaktadır. Bu bakımdan Ermenilerin Hocalı’da yaptıklarından dersler çıkararak tarihsel hafızayı canlı tutmak adına gelecek nesillere aktarmak ve sürekli bir şekilde Hocalı’nın anılmasını sağlamak her Türk vatandaşının en asli görevleri arasında yer almalıdır. 

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.