TANSİYON YÜKSEKLİĞİ HAKKINDA BİLGİLENDİRME

Sağlık Yayın: 03 Haziran 2018 - Pazar - Güncelleme: 03.06.2018 11:34:29
Editör -
Okuma Süresi: 9 dk.
9072 okunma
Google News
HİPERTANSİYON (TANSİYON YÜKSEKLİĞİ) NEDİR ? NE YAPMALI?
Tavşanlı Doç. Dr. Mustafa Kalemli Devlet Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Uz.Dr. Sabahattin Altıntaş hipertansiyon hakkında açıklamalarda bulundu. 
Sabahattin Altıntaş yaptığı yazılı açıklamada tansiyon yüksekliği ve yapılması gerekenler hakkında şu açıklamalarda bulundu, "Tansiyon, damarların içindeki kanın damar cidarına yaptığı basınçtır. Basıncın normalin üzerinde olmasına Hipertansiyon( yüksek tansiyon) , düşük olmasına Hipotansiyon (düşük tansiyon) denir.
Vücudumuzdaki kan ve içindeki maddeler kalbin pompa vazifesiyle atardamarların içinden doku- hücrelere kadar gider, buradaki işlemlerden (hücre tarafından alınacak olanlar alınır- atılacak olanlar hücre dışına çıkar) sonra toplardamarlar vasıtasıyla kalbe dönüp; kalpten akciğerlere pompalanır, akciğerlerde oksijenlendikten sonra kalbe dönüp tekrar vücuda dağılır.
Damarların içindeki kanın öyle bir basınçta olması gerekir ki ; kanı en ücra hücrelere ulaştıracak kadar yeterli basınçta olmalı , ama kalbin önünde zorlanmaya ve damarlarda zarara yol açacak kadar da yüksek olmamalıdır. İşte bu tansiyon aralığına NORMAL tansiyon denir.  Normal tansiyonun erişkinlerde hangi aralıkta olması gerektiğiyle ilgili olarak yapılan araştırmalar , uzun süreli çalışmaların sonucunda normal tansiyon sınırı daha aşağılara çekilmektedir. Yıllar önce 170-180 mmHg rakamları normal kabul edilip tedaviye başlanmazken; tedavi kılavuzlarında bu rakamlar sürekli aşağıya çekilmiş, 2017 Hipertansiyon kılavuzunda 120/ 80 altı normal kabul edilmiştir. 120-130/80  yüksek tansiyon, 130-140/ 80-90 mmhg  evre 1 hipertansiyon, 140/90 mmhg üzeri evre II hipertansiyon olarak kabul edilmektedir. 90-100/ 60-70 mmhg altı ise düşük tansiyon olarak kabul edilmektedir. 
ÖNEMİ ; Tansiyon yüksekliği kalp-damar ve beyin-damar hastalıkları açısından en büyük risk faktörü ve en önemli ölüm nedenlerindendir. Damarların içindeki kan basıncının artması kalbin işini ve yükünü arttırarak kalp hastalıklarına ( kalp yetmezliği..) , damar cidarına daha fazla basınç uygulanması nedeniyle damarlarda bozulmaya ( kalp krizi, felç, görme kaybı..)  , uç organlarda  da hasara yol açarak organ ( böbrek .. ) yetmezliklerine yol açar. 
SIKLIK ; Tansiyon yüksekliği, toplumda kilo fazlalığı, hareketsiz yaşam, beslenme bozuklukları nedeniyle gittikçe artmaktadır. Ülkemizde 18 yaş üzerindeki her 3 kişiden birinde, 50 yaş üzerinde her iki kişiden birinde tansiyon yüksekliği vardır. 
TANSİYON YÜKSEKLİĞİNİN BELİRTİLERİ .    
Baş ağrısı, baş dönmesi, göğüste daralma , göğüs ağrısı, çarpıntı, kulak çınlaması, bulanık görme, burun kanamsı gibi belirtiler tansiyon yüksekliğinin belirtileri olsa da bir çok kişide tansiyon yüksek olduğu halde hiçbir belirti olmayabilir. Tansiyon yüksekliği olanların bir çoğu tansiyonunun yüksek olduğunun farkında değildir. Yapılan ölçümde yüksekliğin farkına varılabilir. Tansiyon yüksekliğinin daha erken farkına varılması için herhangi bir şikayet olmasa da zaman zaman tansiyon ölçülmeli, özellikle 40 yaşından sonra muayenenin bir parçası olmalıdır.  Ailede yüksek tansiyon olanlar, 40 yaş üzeri, şişman, sigara içenler, şeker hastaları, gebeler herhangi bir şikayet ve belirti  olmasa da tansiyonu kontrol ettirmelidirler.    
TANSİYON YÜKSEKLİĞİNİN NEDENLERİ
Tansiyon yükselmesinde genetik faktörler ve çevresel faktörler etkilidir. Birinci derece akrabalarında (anne, baba, kardeş )tansiyon yüksekliği varsa  kişide de tansiyon yükselme ihtimali yüksektir. Stresli yaşam, beslenme tercihleri ( tuz ..), kilo fazlalığı  gibi çevresel faktörler de tansiyonu yükseltir. Bazı hormonal hastalıklar ( Cushing, Hipertiroidi .), böbrek hastalıkları, böbrek üstü bezi hastalıkları .. da tansiyonu yükseltse de tansiyon yüksekliği olanların 90 ında altta tansiyonu yükseltecek bir hastalık bulunamamaktadır. Bunlar esansiyel ( nedeni bilinmeyen ) tansiyon olarak adlandırılırlar.     
Tansiyon yüksekliğinde en önemli ve önlenebilir neden FAZLA TUZ TÜKETİMİDİR. Yapılan çalışmalar tuz tüketiminin atmasının tansiyonu yükselttiğini, tuz azaltımı ile hem normotansif, hem de hipertansif kişilerde tansiyonun düştüğünü göstermiştir. Çocukluktan itibaren tuz tüketimi fazla olanlarda tansiyon yükselmesi ihtimali çok yüksektir.  Dünya Sağlık Örgütü günde toplam tuz tüketimin 4-5 gr olmasını önermektedir. Günlük tuz tüketimi ülkemizde çok yüksek olup 16-17 gr civarındadır. Son zamanlarda bu konuda yapılan bilgilendirme çalışmaları, yasal düzenlemeler ( hazır gıdalara katılan tuz oranının azaltılması, yemekhanelerde tuzlukların azaltılması.. ) gibi önlemlerle günlük tuz tüketimi azalma eğilimindedir.     
HİPERTANSİYON TEDAVİSİ
1- YAŞAM TARZI DEĞİŞİKLİKLERİ 
Kan basıncının yükselmesini önlemek ve hipertansiyon varlığında kan basıncının düşürülmesi için ilk ve en önemli adım yaşam tarzı değişiklikleridir. 
ZAYIFLAMA . Kilo fazlalığı olan kişilerde hipertansiyon gelişmesi daha fazladır. Kilo verilmesi ise tansiyonda düşme sağlar.bu nedenle ileride tansiyon yükselmesini önlemek ve tansiyonun  daha kolay kontrol altına alınabilmesi için kiloyu kontrol altında tutmalı, fazla kilolar bir an önce verilmelidir.
TUZ . Normal sağlıklı kişilerde tansiyon gelişmesini önlemek, tansiyon yüksekliği olanlarda da tansiyonun kontrol altına alınabilmesi için TUZ ALIMI KISITLANMALIDIR. Günlük toplam tuz alımı 3-4 gramı  geçmemelidir. Yemeklere tuz katılmamalı, ilave tuz kullanılmamalı, tuzlu yiyeceklerden, özellikle salamura ( turşu, zeytin, peynir..) ve soslu yiyeceklerden kaçınılmalıdır.
FİZİKSEL AKTİVİTE  arttırılmalıdır. Düzenli egzersiz başta kalp hastalığı olmak üzere sağlıklı vücut için zorunludur.Düzenli egzersiz kan basıncını düşürür, kandaki ve vücuttaki yağ miktarını düşürür, HDL yi arttırır.
Alkol alınmamalı, Sigara bırakılmalıdır. Sigara içimi kan basıncında belirgin yükselmeye yol açar. Ayrıca sigara kullananlarda tansiyon ilaçlarının etkisinde azalma olur. Stres azaltılmalıdır.      
Günlük sıvı alımına dikkat edilmelidir.  
2- İLAÇ TEDAVİSİ 
Hipertansiyonda yaşam tarzı değişikliklerine rağmen tansiyon kontrol altına alınamazsa ilaç tedavisi başlanmalıdır. 
Tansiyon ilaçlarının bir kısma vücuttan tuz ve sıvı atarak; bir kısmı da kalp ve damarlara etki ederek tansiyonu düşürür. Tansiyon ilaçlarının etkinliği kişiden kişiye ve kişideki diğer hastalıklara göre farklılıklar gösterir. Bazen bir tansiyon ilacı yeterli olurken, bazen ikinci, hatta üçüncü tansiyon ilacı ilave etmek gerekebilir. Özellikle ilk tedavi planlamasında sık sık tansiyon kontrol , takip edilerek en az ilaçla en optimum tansiyon seviyesi sağlanıp; daha sonrada düzenli olarak ilaç tedavisine devam edilmelidir.yeterli etkinlik sağlandıktan sonra yaşam tarzı değişiklikleriyle birlikte düzenli ilaç kullanılmalı, ilaçlar yan etki veya etkisizlik olmadıkça değiştirilmemelidir.
Sonuç olarak; genetik olarak hipertansiyon riskimiz olsa da olmasa da hipertansiyon gelişmesini önlemek için yaşam tarzımıza dikkat etmeli ( tuz alımı azaltılmalı, kilo almamalı, fiziksel aktivite arttırılmalı, sigara, alkol alınmamalı ) , 40 yaşından sonra zaman zaman tansiyon kontrol edilmeli; hipertansiyon gelişmişse de yaşam tarzı değişikliklerine ilaveten düzenli ilaç kullanılmalı ve takip edilmelidir."
                                                                                                                                                     
 
#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.