Kızların Diliyle Çini Ustaları

Kültür Yayın: 18 Mart 2018 - Pazar - Güncelleme: 18.03.2018 11:56:16
Editör -
Okuma Süresi: 4 dk.
6128 okunma
Google News

Fatih Sultan Mehmet Üniversitesi Güzel sanatlar fakültesinde gerçekleşen Güzel Sanatlar Fakültesi Geleneksel Türk Sanatları Bölümünde, Kütahya ve İznik çinisinin usta isimleri merhum Sıtkı Olçar ile Eşref Eroğlu’nu kızlarının konuşmacı olduğu bir panel ile andı.

İki ustanın kendileri gibi çini sanatçısı olan kızları Nida Olçar ve Selcen Eroğlu, Kızlarının Diliyle İki Çini Ustamız Sıtkı Olçar ve Eşref Eroğlu panelinde, babalarının çini sanatına başlama hikâyelerini ve Türk çinisini taşıdıkları noktayı genel hatlarıyla anlattı.

Panelin moderatörlüğünü yapan Geleneksel Türk Sanatları Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Latife Aktan Özel, söze çini sanatına imzasını atmış merhum Faik Kırımlı’yı anarak başladı. Kırımlı’nın Türk çini sanatının gelişimine büyük katkısı olduğunu kaydeden Özel, Olçar ve Eroğlu’nun da Kırımlı ile yollarının kesiştiğinin altını çizdi.

“İznik çiniciliğini yeniden canlandırdı”

Eşref Eroğlu İznik Çini Atölyesinde babasının ardından iki kardeşiyle birlikte üretimi devam ettiren Selcen Eroğlu, babasının 1984’te Bursa’da hediyelik eşya dükkânı açmasıyla çini yolculuğunun başladığını, Faik Kırımlı ile tanışmasıyla bir atölye kurduklarını belirterek, “2,5 yıl Faik Kırımlı ile birlikte usta çırak ilişkisiyle İznik çiniciliğini 300 yıl aradan sonra tekrar canlandırdılar.” dedi.

Babasının İznik çinisini bir hoşgörü sembolü olarak gördüğünü dile getiren Eroğlu, “Babam hep ‘yaratılanı yaratandan ötürü sevmek’, dil, din ve ırk farkı gözetmeksizin her şeyi kucaklamak neyse İznik çinisinde işlenen motiflerin verdiği mesaj da aynıdır derdi.” diye konuştu.

Dünyanın birçok yerindeki saray gibi önemli mekânların babasının çinileriyle süslü olduğunu söyleyen Selcen Eroğlu, Cidde Sarayı’nda babasına ait özel bir koleksiyonun sergilendiğini ifade etti.

Modern tasarımlarla şaşırtan tatlar

Babasından devraldığı atölyesinde geleneksel el sanatlarını modern hatlarla devam ettiren Nida Olçar, babası Sıtkı Olçar’ın tıpkı Eşref Eroğlu gibi hediyelik eşya dükkânı açarak çini dünyasına adım attığını dile getirdi. Nida Olçar, dönemin ustalarından klasik çini üzerine bazı modern uygulamalar yapmalarını isteyen ancak her defasında tepki ile karşılaşan babasının, klasik ile moderni sentezleyen yeni bir oluşumu kendi atölyesini kurarak ortaya çıkardığını kaydetti.

Sıtkı Olçar’ın erken İslâm, Selçuklu, İznik, Kütahya, Çanakkale seramikleri üzerinde uygulanan binlerce yıllık motifleri kendi üslubuyla çağdaş formlara uyarlayarak, diğer ustaların geleneksellik sadakatini aşıp dikkat çekmeyi başardığını söyleyen Nida Olçar şöyle devam etti:

“Babam modern tasarımlar yaparak binlerce yıllık eserleri tekrar hayata geçirdi. Kaybolmuş tekniklere yönelik çalışmalarla geleneksel teknik ve üslupları yaşatmayı başardı. Mercan kırmızısı denemeleri, Selçuklu geleneği mat turkuaz ve sarı sırrı çinilerde kullanması 1970’li yıllarda ses getirdi. Sıtkı Usta 37 yıllık seramik hayatı boyunca Roma’dan Bizans’a, Abbasi’den Fâtımî’ye, Selçuklu’dan Osmanlı’ya; seramik sanatının renk, desen, form hazinesinin bütün baharatlarını usta bir şef gibi harmanlayarak her defasında şaşırtan tatlarıyla sanat dünyasına sundu.”

Nida Olçar; Asya’dan Avrupa’ya, Afrika’dan Amerika’ya uzanan sergileriyle ünü dünyaya yayılan Sıtkı Olçar’ın, eserleri ölmeden önce dünya müzelerine ve özel koleksiyonlara giren ender sanatçılardan biri olduğunun altını çizerek sözlerini tamamladı.

Rektörümüz Prof. Dr. Musa Duman’ın da dinleyiciler arasında yer aldığı panel, soru cevap faslının ardından sona erdi.

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.